23 Mart 2015 Pazartesi

ŞİRK-116 — Elbette Allah kendisine şirk koşulmasını bağışlamaz,Nisa

ŞİRK
115 — Kim kendisine doğru yol apaçık belli olduktan sonra Peygambere muhalefet eder, müminlerin yolundan başkasına uyup giderse onu döndüğü yolda bırakınız. Kendisini cehenneme koyarız. Ne kötü bir dönüş yeridir, orası.

116 — Elbette Allah kendisine şirk koşulmasını bağışlamaz, ondan başkasını dilediği kemseden bağışlar, kim Allah’a şirk koşarsa çok uzak bir dalâlete düşmüş olur.

Bu âyetlerin nüzul sebebi hakkında; Beşir İbni U b e y r i k’in, doğru yol kendisine apaçık zahir olduktan sonra irtidat edip müşriklere iltihak ettiği, müslümanlar arasında bulunduğu halde müminlerin yolundan gayrısma ittiba ettiği hususu zikredilir. Bu, doğru olabilir. Ama hiç bir zaman âyetlerdeki hükmün umumiliğine gölge düşürmez. Âyet umumîdir ve her türlü ahvale intibakı mümkün olduğu gibi, Peygambere; küfür, şirk ve irtidat ehline yapılan zorlama ve aykırı hareketleri ve daha, âyetin içine alabileceği bir çok hususları ihtiva ettiğinde şüphe yoktur.

Âyette geçen * Slt- » kelimesinin lügat manası; bir başkasının çıkardığı güçlüğe mukabil ihdas edilen bir zorlama ve aykırı
harekettir. Şüphesiz bu, Resûlullaha karşı yapılan bir karşı harekettir. Fakat Resûlullahın yaptıkları ile, iltizam ettiği şeylerle ve sahip olduğu safiyetle hiç alâkası olmayan, bunlara tamamen zıt düşen bir harekettir. Bunun manası; Resûlullahın getirmiş olduğu nizamı külliyen reddetmektir. Başka bir hayat sistemine bağlanmaktır. Başka bir yol tutmaktır. Resûlullahın yoluna ittiba etmemektir. Hülasa Allah Resûlüne isyandır.

Halbuki Resûlullah, bu nizamı Allah’dan getirmişti. Bütün hayatı ihata eden, akide ve kulluk şuurunu ihtiva eden, beşerî hayatın her cephesine ışık tutan, daima realitelerden hareket eden ve şer’î kaideleri tazammun eden kâmil bir nizam olarak beşeriyete takdim etmişti. Bu nizam bir tarafı akideye, kulluk esasına; diğer tarafı da hukuka, şer’î kaidelere istinad eden İlâhî prensipler külliyatıdır, şayet bu külli nizamı ikiye ayırır, bir parçasını alıp diğer parçasını atacak olursak, bunun hiç bir faydası olmayacağı gibi, kabul edilen parçaların da yıkılmaya, yok olmaya mahkûm olacağında şüphe yoktur. Çünkü bu nizam, bir bütündür, bir küldür; ya toptan alınır, yahut da toptan terkedilir...

Resûlullahı zorlayan ve karşı hareketlerde bulunanlar, bütün . olarak bu nizamı inkâr edenlerdir; veyahut da bir kısmına iman ettiği halde diğer kısmına inanmadığı, bir parçasmı aldığı halde diğer tarafını almadığı için toptan inkâr etmiş gibi kabul edilenlerdir.

Yaratıklarına karşı hudutsuz merhamete sahip olan Allah; Peygamber göndermeden, hakkı açıklamadan, doğru yolu açıkça göstermeden mahlûkatını azaba mahkûm etmez. Bütün bunlar gözlerinin önüne serildiği halde hidayetten yüz çevirip dalâleti tercih edenler, azabı bizzat kendileri davet etmiş değil midirler?... İşte Allah, bütün bunlardan sonra yine de dalâleti iltizam edenleri, ancak onları, meskenlerin en kötüsü olan cehenneme mahkûm eder. Hidayete varan yollar alenen beyan edilmiş ve bunun için her türlü imkân hazırlanmıştır. Hiç şüphe yok ki bu keyfiyet; Allah'ın, şu zayıf yaratıklara olan engin rahmetinin ifadesidir.

Evet... Doğru yolu açıkça görmek. Yani bu nizamın Allah’tan geldiğine muttali olmak. Sonra da Resûlulalha muhalefet etmek, O’na aykırı harekette bulunmak. O’na tabi olmamak. O’na itaat etmemek... Kendisine beyan edilen İlâhî nizama rıza göstermemek... İşte Allah, böylelerine dalâlet mührünü basar!... Onu, gönül bağladığı sapıkların tarafına çevirir. Arzusu üzerine müşrikler ve kâfirler sınıfına ilhak eder. Ve işte böylelerine azap hak-olmuştur. Âyette zikredilen İlâhî ceza böyleleri için hazırlanmıştır:

■Kim doğru yol kendisine apaçık belli olduktan sonra Peygambere muhalefet eder, müminlerin yolundan başkasına uyup giderse, onu döndüğü yolda bırakırız. Kendisini cehenneme koyarız. Ne kötü bir dönüş yeridir orası!»

Fakat, her yerde olduğu gibi merhameti İlâhiye burada da tecellî ediyor. Bu çok kötü meskene, bu çok şiddetli azap yurduna karşılık, her şeyi ihata eden mağfireti İlâhîye tekrar hatırlatılıyor. Ancak, Allah’a şirk koşmanın, İlâhî mağfiretin hududuna giremiyeceği, müşrikken ölenlere mağfiret diye bir şeyin düşünülmeyeceği hususen tasrih ediliyor:

«Elbette Allah kendisine şirk koşulmasını bağışlamaz, ondan başkasını dilediği kimseden bağışlar. Kim Allah’a şirk koşarsa çok uzak bir dalâlete düşmüş olur.»

Buna benzer bir âyet, daha önce geçmiş ve oldukça geniş izahlar yapılmıştı. Allah’a şirk koşmak; O’nun birliğini inkâra varan ve O’na ortaklar nisbet eden sapık bir anlayıştır. İnsanın, kendine Allah’tan başka ilâhlar edinmesidir.

Alçak bir cahiliyyet anlayışıyla başkalarının ulûhiyetine kendisini teslim etmesidir. Sadece Allah’a mahsus olan ulûhiyete ait özelliklere başkalarını da ortak etmesidir; bu özellikleri başkalarına tahsis etmesidir. Aynen Yahudi ve Hıristiyanların yaptıkları gibi Kur’anı Kerimde onların:

«Alimlerini ve Rahiplerini Allah’dan başka ilâhlar151.»

Edindikleri hikâye edilir. Şüphesiz ki onlar, Allah’a tapar gibi onlara tapmıyorlardı. Fakat onlara teşri hakkını vermişlerdi. Sadece Allah’a ait olan kanun koyma selâhiyetini tanımışlardı... Böylece ulûhiyete ait özelliklere onları da ortak etmişlerdi. Allah’ın tayin etmiş olduğu helâl ve harama tamamen aykırı olarak koydukları kaidelere ittiba etmişlerdi. Helâl ve haramı tayin hakkını da onlara vererek, ulûhiyetin en hususî özelliklerinden birini daha tahsis etmişlerdi!. Sanki kendi hâzinelerini dağıtıyorlardı!..

İşte bu sebeptendir ki onlar, Allah’a ortak koşmakla tavsif edildiler. Emredildikleri; «Vahdaniyeti İlâhîye inancına muhalefet edenler» diye takdim edildiler.

«Halbuki onlar, sadece Allah’a ibadet etsinler diye emrolunmuşlardı152.»

«Dinî kaideleri tayin etme hakkını sadece Allah’a tahsis etsinler, kanunlar koyma ve emirler verme selâhiyetini sadece Allah’a versinler diye emredilmişlerdi.»

Şirkin affı yoktur! 
Her günaha açılan bir mağfiret kapısı olduğu halde müşrik olarak ölenin hiç kurtuluş imkânı yoktur! Şirk cürmünün ve bu cürmü irtikâb edenlerin, mağfiret hudutlarının dışına atılmasının sebebi şudur ki; Allah’a şirk koşan, hayır ve doğruluk dairesinin tamamen dışına çıkıyor Ve fıtrî asâletini, ebedidiyen islâh olmayacak bir şeküde ifsad ediyor:

«Kim Allah’a şirk koşarsa, çok uzak bir dalâlete düşmüş olur.»

Şayet o, fıtrî varlığında sağlam bir tek ip bıraksaydı, hiç şüphe yok ki bu ip, onu Vahdaniyeti İlâhîye şuuruna raptederdi. Velevki ölümden bir saat öncesinde dahi bu şuura erebilse, yine de kurtuluş imkânı düşünülebilirdi. Fakat can boğaza dayanır da hâlâ şirkinde ısrar ederse, o zaman artık kelâmı İlâhînin tazammun ettiği dehşetin tahakkukundan başka yol kalmamıştır:

«Kendisini cehenneme koyarız. Ne kötü bir dönüş yeridir orası.»

*

**

CAHİLİYYET EFSANELERİ

İlâhî kelâm şimdi de şirk ve hayalî efsaneleriyle şöhret yapan cahiliyyet evhamından bazılarına temas ediyor. Meleklerin, Allah’ın kızları olduğu şeklindeki sapık zihniyetlerini, şeytana ibadet ettikleri gibi putlar şeklinde temsil ettikleri Meleklere de rezilce ibadet ettiklerini, insanlığın ibret nazarlarına arzediyor. Nitekim
152 Beyyine: 5.



BİR İNSANIN BU DÜNYAYA GELİŞ GAYESİ İÇİN TAKİP EDECEĞİ İSTİKAMET.
Beşeri ideolojiler ise, tıpkı maddenin vakıasını ve maddenin asli unsurlarının insanın gündelik işlerini kolaylaştırıcı yönünü inceleyen beşeri bilimler gibi deneme-yanılma yöntemiyle tecrübe edilerek değişime ve dönüşüme uğra(til)maları sözkonusudur. Aslında burada yapılan hata, insanın maddeye kıyas edilmesidir
*********************************
İdeolojinin istilahi/kavramsal anlamı, kendisinden nizamların çıktığı aklî akidedir. 
Bu Akide ise İnsan, Hayat ve Kâinat hakkında, Dünya hayatının öncesi ile sonrası hakkında ve Dünya hayatının öncesi ile sonrasının birbiri ile olan alâkası hakkında insanın zihninde mevcut olan temel sorulara (büyük düğüme) ilişkin akla kanaat getirici, fıtrata uygun ve kalbe güven verici cevaplar vermek zorundadır.
http://namenstraat8bredahollanda.blogspot.nl/2013/12/akide-ideoloji-ve-kitlelesme-baglaminda.html?spref=fb
Bu yazıları ve videoları tercüme ettirin ve dinleyin.
Sonra ahiretteki mahkemede ben duymadım deme.
Bak ben size anlatıyorum anlatmadılar filan deme..!
https://www.youtube.com/watch?v=Ji14QI0aj18
http://youtu.be/iCyCXRJrFFA
http://youtu.be/gQUV4OyvQjI
http://youtu.be/W5P0oZytD6A
*************************************************************
https://www.facebook.com/huseyin.sasmaz.75/videos/vb.100000324607185/1057241437630000/?type=3&theater


«O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın»...

Akide binasının üzerine oturduğu, temel mükellefiyetlerin ve farizaların üzerine kaim olduğu, esas hak ve vazifelerin istinad ettiği temel kaynak işte bu kaidedir... 

Emirler ve nehiylere girmeden, mükellefiyet ve farizalara dalmadan, nizam ve sistemine girişmeden, şeriat ve hükümlere başlamadan önce evvelemirde kaim olması gereken bu kaidedir... 

İnsanlar önce itikadî yaşayışlarında tek başına Allah’ın ülûhiyetini kabul edip bir başkasını O'na eş koşmadıkları gibi günlük hayatlarında da tek başına Allah'ın Rububiyetini kabul edip, O’na Rububiyet bakımından hiç kimseyi eş koşmamak mecburiyetindedirler... 

O’nun bu kâinatta taktir ve sebebler âleminde herşeye hâkim olduğunu, tasarruf yetkisinin sadece kendisine ait bulunduğunu, kıyamet gününde de hesap ve mükâfatta yegâne hüküm sahibinin tek başına Allah olduğunu kabullenip gerek hükümler dünyasında, gerekse prensipler âleminde kulların her türlü işine hâkim olanın sadece Allah olduğunu kabullenmek zorundadırlar... 

İşte bu; vicdanı şirkin pisliklerinden temizlemek, aklı hurafenin kalıntılarından arıtmak, cemiyeti cahiliyetin geleneklerinden kurtarmak, hayatı kulların kullara kulluğundan uzaklaştırmaktır...

Her türlü şekli ile şirk İslâm’da ilk olarak yasaklanan şeydir.

Çünkü bütün yasaklar ondan sonra gelir.

İnsanların bütün güçleriyle üzerinde durmaları ve ağırlıklarını vermeleri gereken ilk kötülük, şirk kötülüğüdür. 

Allah’tan başka ilâh olmadığını, haktan başka Rab bulunmadığını, Allah’tan başka hüküm ve nizam koyucunun bulunmadığını kabul ettirinceye kadar üzerinde durulması gereken en büyük kötülük, şirk kötülüğüdür. 

Bütün genişliğine rağmen tevhid akidesi İslâm’ın ilk akidesidir. İşte bunun için bu ayeti celîledeki emirler bu temel kaide ile başlıyor:


*************************
«“Haydin, de, Allah şunu haram kıldı diye şahadet edecek şahitlerinizi getirin” Eğer gelir yalan yere şahitlik ederlerse, onlarla beraber olup sözlerini kabullenme, âyetlerimizi yalanlayanların ve Ahirete inanmayanların heveslerine uyma. Nasıl uyarsın ki, onlar Rablerine başkalarını denk tutuyorlar.»...

Üzerinde bulunduğumuz âyeti kerîmede ilk olarak zikri geçen şirk ile neyin kasdedilmiş olduğunu iyice anlayabilmemiz için bir önceki âyeti kerîmeyi ve bu âyeti kerîmenin tefsirinde söylediğimiz hususları dikkatlice gözden geçirmemiz gerekir. Gerek odur ki buradaki şirk itikadî yönden olduğu kadar hüküm ve hâkimiyet yönündendir de. Âyeti kerîme aynı hususu ifade etmekte ve âyetler arasındaki münasebette tamamen ortada bulunmaktadır.

^ Biz bu hususu devamlı olarak hatırlatmak ihtiyacını hissediyoruz. 

Zira bir takım şeytanların bu dinin temel mefhumlarında \ yaptıkları sarsıntılar meyvesini vermiş ve hâkimiyet meselesi akidenin yanından koparılmaya çalışılmıştır. Böylece hisler dünyasında da hâkimiyet konusu ile itikadî esaslar arasında bir ayrılık meydana gelmiştir. Hatta İslâmî konularda son derece gayret sahibi kimseleri bile görüyoruz ki-ibadetle ilgili en küçük bir hususu tashih etmek için durmadan çalışıyorlar. Ahlâkî bir inhilâli kötülemek, bir takım emirlere karşı muhalefeti bertaraf etmek için durmadan konuşuyorlar da İslâm’da hâkimiyet esasından ve bu esasın İslâm akidesindeki yerinden söz bile etmiyorlar. İslâm akidesinin feri yönlerinden birisi olan alkollü şeylerle mücadele ettikleri halde en büyük kötülük olan İçtimaî hayatın tevhid akidesinden başka esaslara göre kaim olması üzerinde hiç konuşmuyor, hâkimiyetin Allah’tan başkasına verilmesine hiç de karşı gelmiyorlar.

Allah’ü Taâlâ, hiçbir emri belirtmeden evvel kendisine şirk koşmamayı belirtmektedir. Hem de Kur’an’ın akışı içinde öyle bir yerde ki her türlü emirlerin başlangıcı durumunda olan şirk etmemek emrinin manasının hududlarının belirtildiği noktada. İşte ferd basiretle kendisini ancak bu kaide yoluyla Allah’a bağlıyabilir. Cemiyet her türlü münasebetlerinde ve beşerî hayatına hâkim olan
temel ölçülerinde bu değişmez miyar ile Allah’a ulaşabilir. Bundan sonra artık şehvet ve arzuların esintisine yer kalmaz. Ve bu şehvet ve arzulara göre gidip gelen, değişip duran beşeri istilahlara ihtiyaç kalmaz.
******************************************************
İradenin zaafa kapıldığı fuhşun cazibesinden fertleri korumaktır. Bunun için kasda mebnî olmadan göze ilişen ilk bakışdan sonra ikinci bakış haram kılınmıştır. Ve bunun için kadın erkek karışıklığı zaruret hududlarımn ötesine geçirilmemiştir. Ve işte bu yüzden süsün dışarıya gösterilmesi, hatta yolda yürürken bile kokunun dışarıya sirayet etmesi haram kabul edilmiştir. Ve İslâm’ın tertemiz hayatında aldatıcı işaretler, dikkat çekici gülüşler ve hareketler tamamen yasaklanmıştır. Bu din; insanları önce fitne ile yüzyüze getirip sonra da mukavemet göstermeleri için ruhlarına baskı yapmayı ve böyle bir ağırlığı asla hoş karşılamaz. Bu din; hudud koymadan, cezaları belirtmeden önce kötülüklerden korunma usullerini belirtir. Bu din; vicdanları koruma, duygu ve hisleri himaye etme, azalan muhafazayı nazari itibara alır. Ve «şüphesiz. Ki Rabbin yarattığı şeyleri çok daha iyi bilir... Ve O Latif ’dir, Kadir'dir »

Önce şirk geliyor, sonra zina, sonra da adam üldürmek.Esas itibariyle bunların hepsi de öldürme suçuna denktir.En büyük suç olan şirk suçu fıtratı öldürmektir. İkincisi ise cemaatın ölümü nü hedef alan bir suçtur. Ve üçüncüsü de tek başına bir ferdin canına kıymaktır. Ve şüphesiz ki tevhid esası üzerine yaşamayan bir fıtrat gerçek manada ölü bir fıtrattır.

**************************************




3 yorum:

  1. Allah'tan başka yaratıkları Allah'a şirk koşan kimselere ...
    16 Nis 2014
    Allah'tan başka yaratıkları Allah'a şirk koşan kimselere duyurulur.MÜŞRİKLERE... 28 — O, size kendinizden bir örnek verdi: Size verdiğimiz rızıklarda emriniz altında bulunan kölelerinizin de eşit olarak hak sahibi olmalarına ...
    http://namenstraat8bredahollanda.blogspot.com/
    geçmiş ve günümüz insanlarında şirkin yeri - raşidi hilafet ...
    21 Mar 2014
    Ameli şirkin kaynağında itikadi şirk olduğu gibi, bazı hallerde itikadi cahillik de olabilir. Gerçi itikadi cahillikte de şirk inanışlar vardır. Mesela; İslam'ın sadece bir takım ibadetlerden oluşan bir din değil, başlı başına bir hayat ...
    http://namenstraat8bredahollanda.blogspot.com/
    RAŞİDİ HİLAFET İSTİYORUM: Allah kendisine ortak ...
    26 Mar 2014
    Nisa:48 - Allah kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz. Bundan başkasını dilediğine bağışlar. Allah'a ortak koşan kimse büyük bir günah ile iftira etmiş olur. Allah (c. c) bu ayette şirki asla affetmeyeceğini onun dışındaki ...
    http://namenstraat8bredahollanda.blogspot.com/
    RAŞİDİ HİLAFET İSTİYORUM: ALLAH'IN HUZURUNDA
    15 Mar 2014
    86— Allah'a şirk koşanlar şirk koştuklarını gördüklerinde derler ki "Rabbimiz, seni bırakıp taptığımız şeriklerimizdir. Bunlarda onlara" doğrusu ... Sonra birden bu sessizlik havasını Allah'a şirk koşanların görünmesi bozuveriyor.
    http://namenstraat8bredahollanda.blogspot.com/
    12345678

    YanıtlaSil
  2. Allah'tan başka yaratıkları Allah'a şirk koşan kimselere ...
    16 Nis 2014
    Allah'tan başka yaratıkları Allah'a şirk koşan kimselere duyurulur.MÜŞRİKLERE... 28 — O, size kendinizden bir örnek verdi: Size verdiğimiz rızıklarda emriniz altında bulunan kölelerinizin de eşit olarak hak sahibi olmalarına ...
    http://namenstraat8bredahollanda.blogspot.com/
    geçmiş ve günümüz insanlarında şirkin yeri - raşidi hilafet ...
    21 Mar 2014
    Ameli şirkin kaynağında itikadi şirk olduğu gibi, bazı hallerde itikadi cahillik de olabilir. Gerçi itikadi cahillikte de şirk inanışlar vardır. Mesela; İslam'ın sadece bir takım ibadetlerden oluşan bir din değil, başlı başına bir hayat ...
    http://namenstraat8bredahollanda.blogspot.com/
    RAŞİDİ HİLAFET İSTİYORUM: Allah kendisine ortak ...
    26 Mar 2014
    Nisa:48 - Allah kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz. Bundan başkasını dilediğine bağışlar. Allah'a ortak koşan kimse büyük bir günah ile iftira etmiş olur. Allah (c. c) bu ayette şirki asla affetmeyeceğini onun dışındaki ...
    http://namenstraat8bredahollanda.blogspot.com/
    RAŞİDİ HİLAFET İSTİYORUM: ALLAH'IN HUZURUNDA
    15 Mar 2014
    86— Allah'a şirk koşanlar şirk koştuklarını gördüklerinde derler ki "Rabbimiz, seni bırakıp taptığımız şeriklerimizdir. Bunlarda onlara" doğrusu ... Sonra birden bu sessizlik havasını Allah'a şirk koşanların görünmesi bozuveriyor.
    http://namenstraat8bredahollanda.blogspot.com/
    12345678

    YanıtlaSil
  3. GELECEĞİNİ,CENNETİNİ GARANTİ ALTINA AL KARDEŞİM....
    http://huseyinsas.blogspot.nl/2016/06/cennetini-garanti-altina-al-kardesim.html

    YanıtlaSil